Halkın Partisi (HP) Koordinatörü Savaş Toksöz, HP’nin hükümet ortağı olduğu 1.5 ay öncesi ile bugün arasında kıyaslama yaptı ve “İyiye giden herhangi bir şey var mı?” diye sordu. HP'nin iktidarda olmadığı 1.5 ayda ülkedeki sistemin çökme noktasına geldiğini vurgulayan Toksöz, kendi dönemlerinde HP’nin güç kaybetmesine karşın siyasi sorumluluktan asla kaçmadıklarını, her zaman “önce memleket” dediklerini ve 2.5 yıllık sürede ülkenin böylesine gereksiz gündemlerle meşgul edilmediğini ifade etti. “SEÇİM DEMEK HAYATIN DURMASI DEMEKTİR” Savaş Toksöz, “seçim” demenin hayatın durması demek olduğuna dikkat çekerek “Seçim demek krizin yönetilememesi demektir. Seçim demek ülkenin kaynaklarının yine ve gereksiz biçimde seçime harcanması demektir. Her an daha da kötüye gidebilme ihtimali ortada dururken, süreçlere müdahale etme imkanının ortadan kalkması demektir” dedi. SAĞDUYU ÇAĞRISI Seçimi olabildiğince ileriye ertelemek gerektiğinin altını çizen Toksöz, “Seçimler bittiğinde de yine aynı partiler birbiriyle uzlaşmak zorunda kalmayacak mı? Biri eksilirken biri artacak ama aritmetik dağılım büyük oranda değişmeyecektir. Bu gerçekten hareket ederek X ya da Z partisi değil, bizzat siyaset kurumunun kendisi bir yol haritası üzerinde uzlaşmalıdır. Makul olan budur. Sağduyu böylesine zor bir dönemde kazanmak zorundadır” dedi. Bütçe, seçim yasası ve Covid 19 salgınının dikkate alınarak yapılacak icraatların listelenmesi gerektiğini dile getiren Toksöz, bunlar için gerekli sürenin hesaplanması ve seçim tarihinin ona göre belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Savaş Toksöz, “Aksine atılacak her adım bu ülkenin geleceğini daha da zorlaştırmaktan başka bir işi yaramayacak” dedi. Savaş Toksöz’ün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle: HP'nin iktidarda olmadığı 1.5 ayda ülkedeki sistem çökme noktasına geldi. Oysa biz, bugün iktidar olanların aksine kendi dönemimizde partimizin güç kaybetmesine karşın siyasi sorumluluğumuzdan asla kaçmadık, biz hep önce memleket dedik. 2.5 yıllık sürede bu ülke böylesine gereksiz gündemlerle meşgul edilmedi. Biz hem salgın hem de ekonomik krizlerle boğuşurken halkımıza yeni ve gereksiz gündemler yaratmadık. Belki o gün anlatamadık ama bugüne kıyasla o günlerde aslında çok iyi bir yönetim sergilediğimiz bugün daha net anlaşılabilir. 1.5 ay öncesi ile bugün arasında bakıldığında iyiye giden herhangi bir şey var mı? Mesela ekonomi daha iyi bir noktada mı? Covid 19 salgını daha iyi bir noktada mı? Bu listeyi daha da uzatmak mümkündür ama en önemli iki konuyla sınırlı tutayım. Dünde kötü olan bugün daha da kötüdür. Hal böyleyken iktidar partilerinin sorumluluğu daha üst seviyelerde olması gerekir. Seçim demek hayatın durması demektir. Seçim demek krizin yönetilememesi demektir. Seçim demek ülkenin kaynaklarının yine ve gereksiz biçimde seçime harcanması demektir. Her an daha da kötüye gidebilme ihtimali ortada dururken, süreçlere müdahale etme imkanının ortadan kalkması demektir. 1.5 ay önce her nevi operasyonun bir sonucu olarak demokrasi erozyonuna ama hükümet lazımdır diyerek destek veren gazetecilerin bugün seçime eyvallah demesi de şaşırtıcıdır. Bırakın bu ülkeyi seçime götürmeyi bu işi olabildiğince ertelemek gerekir. Seçimler bittiğinde de yine aynı partiler birbiriyle uzlaşmak zorunda kalmayacak mı? Biri eksilirken biri artacak ama aritmetik dağılım büyük oranda değişmeyecektir. Bu gerçekten hareket ederek X ya da Z partisi değil, bizzat siyaset kurumunun kendisi bir yol haritası üzerinde uzlaşmalıdır. Makul olan budur. Sağduyu böylesine zor bir dönemde kazanmak zorundadır. Bütçe, seçim yasası ve Covid 19 salgını dikkate alınarak yapılacaklar listelenmeli, bunlar için gerekli süre hesaplanmalı ve seçim tarihi ona göre belirlenmelidir. Aksine atılacak her adım bu ülkenin geleceğini daha da zorlaştırmaktan başka bir işi yaramayacak.
Seçim demek hayatın durması demektir
Seçim demek hayatın durması demektir
gazetda gazetda
Güncel
Paylaş: