banner26

'Çözüm, BM çerçevesinde ve müzakerelerle elde edilecek'

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununa çözümün Birleşmiş Milletler çerçevesinde ve müzakerelerle elde edileceğinden hemen herkesin hemfikir olduğunu söyleyerek, hem BM çerçevesinde olmanın hem de BM parametrelerini dışlamanın mümkün olmadığını kaydetti. Akıncı, “Biz bugün siyasi eşitliğe, kararlara etkin katılıma dört elle sarılabiliyorsak, bunların artık kayıt altında BM parametresi haline gelmiş olmalarındandır” ifadelerini kullandı.

Güncel 31.12.2018, 15:16 31.12.2018, 15:16
15
'Çözüm, BM çerçevesinde ve müzakerelerle elde edilecek'
banner32

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununa çözümün Birleşmiş Milletler çerçevesinde ve müzakerelerle elde edileceğinden hemen herkesin hemfikir olduğunu söyleyerek, hem BM çerçevesinde olmanın hem de BM parametrelerini dışlamanın mümkün olmadığını kaydetti. Akıncı, “Biz bugün siyasi eşitliğe, kararlara etkin katılıma dört elle sarılabiliyorsak, bunların artık kayıt altında BM parametresi haline gelmiş olmalarındandır” ifadelerini kullandı.





KKTC’nin tanınmış bir devlet statüsüne ulaşmasını öngören şıkların kulağa hoş gelse de görünür gelecekte böyle bir gelişme beklemenin gerçekçi olup olmadığını sorgulayan Akıncı, “Cumhurbaşkanı olarak Azerbaycan’a, Kazakistan’a bile gidemediğimiz, Türkiye’nin takımları ile dostluk maçı bile yapamadığımız bir ortamda bunlar ne yazık ki gerçekleşmesi mümkün olmayacak beklentilerdir. Bunları yeni politika olarak masaya koyduğunuzda, sizi bekleyen daha büyük bir yalnızlaşmadır. O zaman çıkmazın tek sorumlusu olarak da tarihe geçmeye aday olursunuz” dedi.





Cumhurbaşkanı Akıncı, doğalgaz kaynaklarına da değinerek, “Rum tarafı yetkiyi ve doğal zenginlikleri paylaşmama ısrarını sürdürecekse, Kıbrıs’ta kalıcı bölünmenin sorumluluğunu da üstlenecektir” diye konuştu.





Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajda, iç ve dış konuları değerlendirerek, 2019 yılının, Kıbrıs Türk toplumu ve Rum toplumu ve adadaki diğer tüm topluluklarla dünya insanlığı için barış ve huzur dolu bir gelecek inşasında ileriye doğru adımların atılabileceği bir yıl olmasını diledi.





“TEK GAİLEMİZ GENÇ KUŞAKLARIMIZI BELİRSİZLİK KAYGISI TAŞIMAYACAKLARI, BARIŞ VE HUZUR İÇİNDE BİR GELECEĞE TAŞIYABİLMEK”





Akıncı, özellikle son zamanlarda, yürütülmekte olan çalışmaları da dikkate alarak, sık sık demeç vermediğini belirterek, “Bu durum, söyleyecek sözümüz olmadığından değildir. Bu çerçevede sürekli konuşanlara, yanlış yersiz eleştirilerde bulunanlara, hatta bunu amacını aşan boyutlara taşıyanlara da tanık oluyoruz.  Bunlara büyük bir sabırla tahammül ediyoruz. Çünkü tek gailemiz genç kuşaklarımızı belirsizlik kaygısı taşımayacakları, barış ve huzur içinde bir geleceğe taşıyabilmektir” dedi.





Çözüm için gayretli davranan, öneriler geliştiren ve akıp giden zamanı gaile edinenin bir tek Kıbrıslı Türk toplumu olduğunu ifade eden Akıncı, “Bunun temel nedeninin statükodan en çok mağdur olan tarafın bizim toplumumuz oluşudur” dedi.





Federal çözümün olmazsa olmazı olan siyasi eşitliğin içini boşaltarak, çözüme ulaşmanın söz konusu olamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, tarafların üzerinde mutabık kalabilecekleri, birbirlerine dayatma yapmadan elde edebilecekleri bir sonucun ancak çözüm olarak nitelendirilebileceğine vurgu yaptı.





Kıbrıslı Türk toplumunun, hoşgörülü, farklı fikre saygılı, şiddeti siyaset aracı olarak görmeyen bir toplum olduğunu vurgulayan Akıncı, “Kıbrıslı Türk toplumu, Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış ilkesini’ özümsemiş, Kıbrıs sorununa çözüm arayışının yanında kendi iç barışına da özen göstermiş bir halktır. Yine Atatürk’ün laiklik ilkesine dört elle sarılmış, dini devlet işlerinden ayrı tutmasını becermiş bir toplumdur. Kıbrıslı Türkler bu çok değerli hasletlerine her zaman sahip çıkmalı; Kıbrıslı Türklerin bu özelliklerine de herkes saygı duymalıdır” dedi.





“2018 YILI SADECE BİZİM İÇİN DEĞİL, DÜNYAMIZ İÇİN DE OLDUKÇA ZOR BİR YIL OLDU”





Akıncı, mesajının başında tüm halkın yeni yılını kutlayarak, “2019’da hepinize en başta sağlık, huzur ve mutluluklar diliyorum. 2018 yılı sadece bizim için değil, dünyamız için de oldukça zor bir yıl oldu. Çeşitli bölgelerdeki savaşlar, çatışmalar, siyasi krizler, terör saldırıları, kazalar ve doğal afetler ne yazık ki birçok can aldı, dünya gündemini meşgul etti” dedi.





Silahlı çatışmaların yanı sıra, dünyanın ticaret savaşlarına da sahne olduğunu, bunun getirdiği ekonomik sıkıntıların birçok alanda kendini hissettirdiğini belirten Akıncı, şöyle devam etti:





“Kuşkusuz hüküm süren ekonomik eşitsizlik ve adaletsizliklerden en çok etkilenenler dünyanın yoksul halkları oldu. Hemen yanı başımızda Ortadoğu’daki çatışmalar geçtiğimiz yılda da devam etti. Yemen’de, Suriye’de ve Filistin’deki acılar 2018’de de dinmek bilmedi. Daha güvenli bir geleceğe ulaşmak umuduyla çaresiz insanlar Akdeniz’de yine boğuldular; 9 cansız beden de Kuzey Kıbrıs’ın sahillerine vurdu. Kısaca geride bırakmakta olduğumuz 2018 yılı yine insanlık adına utanç verici, acı veren olaylarla dolu geçti”





Akıncı, 2018 yılının Kıbrıs’ta yaşananlar bakımından da yüzleri güldürecek olaylarla dolu geçmediğini söyleyerek, “Tersine bizlere ‘Ne oluyoruz? Nereye gidiyoruz?’ sorularını sordurtacak durumlarla karşılaştık. 7 yaşındaki kendi öz evladını bıçaklayarak öldürebilen anneden, bir gazeteye karşı girişilen saldırı olayına; yemin töreni devam ederken, Meclisimizin damında bayrak sallanmasından, kadına karşı artan şiddet uygulamalarına kadar onaylanması asla mümkün olmayan eylemlerle karşı karşıya kaldık. Yılın sonuna geldiğimizde yaşadığımız sel felaketinde 4 genç insanımızı yitirmemiz yaramıza tuz-biber ekti”  dedi.





“YAŞANAN HER FELAKET VE HER ACI OLAY, ÇIKARILMASI GEREKEN DERSLERİ DE BERABERİNDE GETİRİR”





Yaşanan her felaket ve her acı olayın, çıkarılması gereken dersleri de beraberinde getirdiğini belirten Akıncı, “Bu dersler çıkarılır ve gereken adımlar atılırsa ancak tekrarının önüne geçilebilir. Aksi takdirde durumda düzelme olmaz, hatta kötüleşmeler bile yaşanabilir” ifadelerini kullandı.





Kıbrıslı Türk toplumunun, hoşgörülü, farklı fikre saygılı, şiddeti siyaset aracı olarak görmeyen bir toplum olduğuna vurgu yapan Akıncı, “Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış ilkesini’ özümsemiş, Kıbrıs sorununa çözüm arayışının yanında kendi iç barışına da özen göstermiş bir halktır. Yine Atatürk’ün laiklik ilkesine dört elle sarılmış, dini devlet işlerinden ayrı tutmasını becermiş bir toplumdur. Kıbrıslı Türkler bu çok değerli hasletlerine her zaman sahip çıkmalı; Kıbrıslı Türklerin bu özelliklerine de herkes saygı duymalıdır” diye konuştu.





“KİŞİSEL ÇIKAR YERİNE KAMUSAL YARAR HER ZAMAN ÖN PLANDA TUTULMALIDIR”





Cumhurbaşkanı Akıncı, giderek artan kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddete karşı mücadelede de atılması gerekli adımlar bulunduğunu, bu alanda yıllardır eksikliği hissedilen yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydetti.





Akıncı, bu yasaların bir an önce geçmesi ve uygulanmasının yerinde bir gelişme olacağına inanç belirtti.





Yaşanan sel felaketi ve ölümlere değinen Akıncı, şunları kaydetti:





“Bunun yanında 4 gencimizi aramızdan alıp götüren sel felaketi diğer bir acı gerçeğimizle yeniden yüzleşmemizi de sağlamalıdır. Bu ülkede rant uğruna plansız çarpık yapılaşmaya artık bir son verilmelidir. Dere yataklarına yapılan her türlü müdahalenin önüne geçilmeli, hatalı uygulamalar bir plan dahilinde düzeltilmelidir. Kişisel çıkar yerine kamusal yarar her zaman ön planda tutulmalıdır. Bu çerçevede imar planlarının hazırlanması elbette büyük önem taşımaktadır. Ama bu alanda emek vermiş bir kişi olarak şunun da altını çizmem gerekir ki, plan yapmak tek başına yeterli değildir; yapılan planın uygulanması ve bunun denetiminin sağlanması da zorunludur.”





“TL’NİN DÖVİZ KARŞISINDA UĞRADIĞI BÜYÜK DEĞER KAYBI KKTC’Yİ ÇOK OLUMSUZ OLARAK ETKİLEDİ”





2018 yılının ekonomik anlamda da sıkıntılarla dolu geçtiğini belirten Akıncı, Türk Lirası’nın döviz karşısında uğradığı büyük değer kaybının, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni çok olumsuz etkilediğini kaydetti.





Kendi para birimi olmayan ve Türk Lirası kullanılan ekonomide, konut ve araba satışları yanında kiralamaların da döviz üzerinden yapılmakta oluşunun, birçok aileyi çok zor koşullarda bıraktığını dile getiren Akıncı, “Son zamanlarda dövizin bir miktar gerilemiş olması bir gerçek olmakla birlikte, yıl itibariyle yaşanan enflasyon oranı pek çok dar gelirli insanımızı olumsuz olarak etkilemeye ne yazık ki devam etmektedir” dedi.





“MAKUL VE YAPICI TAVRIMIZI TEMEL HAKLARIMIZI KORUMA KARARLILIĞI İÇİNDE SÜRDÜRDÜK”





Kıbrıs sorunu açısından da 2018 yılının çözüm için verimli bir yıl olmadığını söyleyen Akıncı, yıl içerisinde Rum Lider Nikos Anastasiadis’le nisan ve ekim aylarında iki kez görüştüklerini belirtti.





Akıncı, şöyle devam etti:





“Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya geldik. Yine Guterres’in geçici danışman olarak görevlendirdiği Jane Lute ile Temmuz, Ekim ve Aralık aylarında 3 kez Kıbrıs’a yaptığı ziyaretler çerçevesinde çalışmalar yaptık. Kıbrıs Türk halkının bana verdiği yetki uyarınca tüm bu temaslarda çözüm hedefi doğrultusunda makul ve yapıcı tavrımızı temel haklarımızı koruma kararlılığı içinde sürdürdük. Şu anda yürütülmekte olan çaba adına ‘Terms of Reference’ denilen, referans kavramlarını, tüm tarafların kabul edebileceği bir çerçevede ortaya çıkarabilmek çabasıdır.”





“AMACINI AŞAN ELEŞTİRİLER”





Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, tek gailesinin genç kuşakları belirsizlik kaygısı taşımayacakları, barış ve huzur içinde bir geleceğe taşıyabilmek olduğunu vurguladı.





Akıncı, sözlerine şöyle devam etti:





“Sevgili yurttaşlarım, geldiğimiz noktada, bazı hususların çok iyi anlaşılması artık zorunluluk arz etmektedir. Benim bulunduğum konum itibarıyla söylediğim her sözün, yazdığım her kelimenin, özellikle Kıbrıs sorunu bağlamında ve toplumumuzun geleceği açısından önemli yansımaları olabileceğini unutmamak gerekiyor. Bundan dolayıdır ki özellikle son zamanlarda, yürütülmekte olan çalışmaları da dikkate alarak, sık sık demeç vermemekteyim. Bu durum, söyleyecek sözümüz olmadığından değildir. Bu çerçevede sürekli konuşanlara yanlış yersiz eleştirilerde bulunanlara hatta bunu amacını aşan boyutlara taşıyanlara da tanık oluyoruz.  Bunlara büyük bir sabırla tahammül ediyoruz. Çünkü tek gailemiz genç kuşaklarımızı belirsizlik kaygısı taşımayacakları, barış ve huzur içinde bir geleceğe taşıyabilmektir. Kuşkusuz bu sadece bizlerin çabalarıyla olumlu sonuca ulaşamaz. Üzülerek ifade etmek zorundayım ki, çözüm için gayretli davranan, öneriler geliştiren ve akıp giden zamanı gaile edinen bir tek Kıbrıslı Türk toplumudur. Bunun temel nedeni de mevcut durumdan yani statükodan en çok mağdur olan tarafın bizim toplumumuz oluşudur. Bulunacak bir çözümün nasıl bir çözüm olabileceği konusunda da birçok spekülasyon yapılmaktadır. Bu konuda da sizlere söylemek istediklerim vardır.”





“HEM BM ÇERÇEVESİNDE OLMAK, HEM DE YILLAR İÇİNDE OLUŞMUŞ BM PARAMETRELERİNİ DIŞLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”





Çözümün Birleşmiş Milletler çerçevesinde ve müzakerelerle elde edileceği konusunda hemen herkesin hemfikir olduğunu, bunun dışında iddia sahibi olanın bulunmadığını söyleyen Akıncı, “Hem Birleşmiş Milletler çerçevesinde olmak, hem de yıllar içinde oluşmuş Birleşmiş Milletler parametrelerini dışlamak mümkün değildir. Biz bugün siyasi eşitliğe, kararlara etkin katılıma dört elle sarılabiliyorsak, bunların artık kayıt altında Birleşmiş Milletler parametresi haline gelmiş olmalarındandır” dedi.





Akıncı mesajında şu ifadelere yer verdi:





“Çözüm müzakere edilerek elde edilebileceğine göre ‘neyi müzakere edeceğiz’ sorusunun cevabı da açıktır. Tarafların üzerinde mutabık kalabilecekleri birbirlerine dayatma yapmadan elde edebilecekleri bir sonuç ancak çözüm olarak nitelendirilebilir.  Kıbrıslı Türkleri azınlık yapacak üniter bir devlet yapısına evet diyecek olanımız var mıdır? Bunu sormak bile abestir. İkinci soru ise şudur. İki ayrı egemen devlet, ya da bunların oluşturacağı konfederasyon veya Avrupa Birliği’nin içinde iki ayrı devletin varlığını kabul eden bir Rum tarafı, ya da üçüncü bir taraf var mıdır? Bu şıkların her biri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmış bir devlet statüsüne ulaşmasını öngörmektedir. Kulağa hoş gelse de görünür gelecekte böyle bir gelişme beklemek gerçekçi midir? Cumhurbaşkanı olarak Azerbaycan’a, Kazakistan’a bile gidemediğimiz, Türkiye’nin takımları ile dostluk maçı bile yapamadığımız bir ortamda bunlar ne yazık ki gerçekleşmesi mümkün olmayacak beklentilerdir. Bunları yeni politika olarak masaya koyduğunuzda sizi bekleyen daha büyük bir yalnızlaşmadır. O zaman çıkmazın tek sorumlusu olarak da tarihe geçmeye aday olursunuz. Değerli kardeşlerim, ben kendi payıma, içinden çıktığım toplum adına, sizler adına tarih sayfalarına böyle geçmeye razı değilim.”





 “FEDERAL ÇÖZÜMÜN OLMAZSA OLMAZI OLAN SİYASİ EŞİTLİĞİN İÇİNİ BOŞALTARAK ÇÖZÜME ULAŞMAK SÖZ KONUSU OLAMAZ”





Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler parametrelerine ve geçmiş mutabakatlara bağlı kalarak süreci, eğer mümkün olursa, sonuca götürmek yönünde çabalarını sürdüreceğini belirtti.





Akıncı, şöyle devam etti:





“Rum tarafı yetkiyi ve doğal zenginlikleri paylaşmama ısrarını sürdürecekse, Kıbrıs’ta kalıcı bölünmenin sorumluluğunu da üstlenecektir. Bu noktada Rum liderliğinin -eğer içini doldurmaya niyetleri varsa ve zamana oynama taktiği değilse-  gevşek federasyon, veya desentralizasyon yani iki kurucu devletin yetkilerinin artırılacağı bir federasyon yapılanmasını da -daha önce defalarca açıkladığım gibi- görüşmeye açık olacağımız tabiidir. Bu konuda biz rahatız; çünkü Merkezi Hükümetin yetkilerinin artırılmasında ısrarlı davranan Rum tarafıydı. Şimdi bunun yanlış olduğunu idrak edip, kurucu devletlerin daha yetkili olmasını istiyorlarsa, bizim bunu reddetmemize bir neden yoktur. Ancak konu bu değildir. Asıl sorun merkezi hükümete kalacak olan yetkiler çerçevesinde kararların nasıl alınacağı meselesidir. Bu konuda kararların, basit çoğunlukla yani Rum çoğunluğu tarafından alınmasını yani Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini ve kararlara etkin katılımını bertaraf etmek istiyorlar. Hiç kuşku yok ki bunu onaylamak mümkün değildir. Bu konuda var olan mutabakatlar ve Birleşmiş Milletler parametrelerine rağmen federal çözümün olmazsa olmazı olan siyasi eşitliğin içini boşaltarak çözüme ulaşmak söz konusu olamaz”





“DERİNYA VE APLIÇ KAPILARININ AÇILMASI İSE HİÇ KUŞKUSUZ OLUMLU BİR GELİŞME OLMUŞTUR”





Cumhurbaşkanı Akıncı, 2018 yılında Derinya ve Aplıç kapılarının açılmasının olumlu bir gelişme olduğunu söyleyerek, “Bu konuda Kıbrıs Türk tarafı olarak ortaya koyduğumuz irade başından beri ortadaydı. İçimizdeki bazı çevreler inanmasa da ve sürekli olarak kapıların iradesizlik nedeniyle açılmayacağını iddia etseler de gerçekte ayak sürüyenlerin diğer toplumda bazı çevreler olduğu da yaşanarak görülmüştür” dedi.





Her iki kapının da açılmış olmasının olumlu olduğunu kaydeden Akıncı, her iki taraftaki bölge halkına yararlı sonuçlar doğuracağına inanç belirtti.





Cumhurbaşkanı Akıncı, önümüzdeki dönemde cep telefonlarının her iki tarafta da çalışır olması ve elektrik şebekelerinin kalıcı olarak birbirine bağlanması konusundaki Rum tarafından kaynaklanan engellerin aşılarak bu önlemlerin de hayata geçmesi temennisinde bulundu.





“HİÇBİR SONUÇ TOPLUMLARIN SAHİPLİĞİ OLMADAN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLAMAZ”





Hiçbir sonucun toplumların sahipliği olmadan sürdürülebilir olamayacağını kaydeden Akıncı, “O nedenle, sürecin yakından izlenmesi ve sivil toplum örgütleri başta olmak üzere her iki tarafta da toplumların duyarlılıklarının ve sahiplenme duygularının artırılması zorunludur diye düşünüyorum.” dedi.





Cumhurbaşkanı Akıncı, 2019 yılının, Kıbrıs Türk toplumu ve Rum toplumu ve adadaki diğer tüm topluluklar ile dünya insanlığı için barış ve huzur dolu bir gelecek inşasında ileriye doğru adımların atılabileceği bir yıl olmasını temenni ederek, herkese sağlık ve mutluluklar diledi.


banner36
Yorumlar (0)
banner6