'Azınlık hakları ile yetinmeyiz'
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıslı Türkler’in Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerini vurguladı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununda gelinen son durumla ilgili bu akşam basın toplantısı düzenledi.
Güncel
12.11.2018, 23:01 12.11.2018, 23:01
39
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıslı Türkler’in Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununda gelinen son durumla ilgili bu akşam basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanlığı’nda, saat 19.30’da başlayan ve BRT HD ile diğer televizyon kanallarından canlı yayınlanan toplantı, BRT 2’den Rumca simultane tercümeyle, Bayrak International'dan simültane İngilizce; BRT web sitesinden de Türkçe ve Rumca verildi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, düzenlediği basın toplantısındaki konuşmasına “Bizleri ekranları başında izleyen Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlara da iyi akşamlar. Galis perasas” sözleriyle başladı. Cumhurbaşkanı Akıncı, iki kapının açıldığı gün düzenlediği basın toplantısında, simultane tercümeyle Kıbrıs Rum toplumu ve diğer toplulukların da izleme şansı olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Akıncı, basın toplantısının amacının; sadece Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in düzenlediği basın toplantısına cevap oluşturmak ve bir karşılıklı suçlama kampanyasını körüklemek olmadığını da belirterek, “Kuşkusuz aydınlatılması gerekli konulara da değinilecektir. Ama esas amacım, geldiğimiz bu kritik kavşakta, daha fazla zamanımızın olmadığının da bilinci içerisinde ve tarihi bir sorumluluğu hissederek düşüncelerimi ve görüşlerimi sizlerle paylaşmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere tarihinin 50’nci yılında olduklarını hatırlatarak, ne yazık ki hâlâ karşılıklı kabul edilebilir bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını, bu noktaya çok yaklaştıkları anlar olmakla birlikte, bu hedefe ulaşılamadığını kaydetti.
Akıncı, bunun neden olmadığını her iki tarafın ve aynı zamanda üçüncü tarafların da sağlıklı olarak değerlendirmesinin zamanının geldiğini hatta geçtiğini ifade ederek, “Sorunun ulaşmaya çalıştığımız çözüm modeli ve parametreleri ile ilişkili olduğu kanaatinde değilim” dedi, şunları ekledi:
“Çünkü gerçekçi olanlar elimizde formül olarak iki kesimli iki toplumlu Federal çözümden başka bir şeyin olmadığının farkındadırlar. Bunun nedeni de bellidir. Çok açıktır ki, Kıbrıslı Türkler Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerdir. Kıbrıs Rum tarafında da bazı çevreler iki ayrı devlet fikrine yakınlık duyabileceklerini ima etseler de, Rum toplumunun büyük çoğunluğunun iki ayrı devlet oluşumunu onaylamayacağı aşikardır.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu durumda görünürdeki olasılığın ya Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun da destek vereceği, iki kesimli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için çalışmak ya da statükonun devamına göz yummaktan ibaret olduğunu belirtti.
Mevcut durumun, bugün için Kıbrıslı Türkler açısından daha acı verici olsa da, Kıbrıslı Rumlar bakımından da çözümsüz geçecek zamanın neler getireceğini kesin olarak öngörmenin kolay olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Statükonun devamı her iki toplum açısından da çeşitli tehlikeler barındırmaktadır” dedi.
DESENTRALİZASYON VE EŞİTLİK…
Akıncı, o halde akıl işi makul bir uzlaşıyı federal çerçevede sağlamak gerektiğini belirterek, son günlerde Anastasiadis’in gündeme getirdiği desentralizasyon konusu ve siyasi eşitlik üzerine görüşlerini de paylaştı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ta bulunacak çözümün, her iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı olacağının birçok BM kararında, BM Genel Sekreteri raporlarında, 11 Şubat 2014 mutabakatında ve iki taraf arasında sağlanan birçok uzlaşmada yer aldığına dikkat çekti.
Egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki kurucu devletin yetkilerinin ve statüsünün eşit olacağı, iki toplum arasındaki ilişkinin bir çoğunluk - azınlık ilişkisi olarak nitelendirilemeyeceğinin hep karara bağlanmış hususlar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, siyasi eşitliğin, her federal kurulda eşit sayısal temsiliyet anlamında olmamakla birlikte, federal hükümetin tüm organlarında ve kararlarında etkin katılım anlamı taşıdığının belirtildiğini kaydetti.
Akıncı, BM parametreleri çerçevesinde yürütülen müzakerelerde sayıca eşitlik olmayan kurullarda her iki taraftan da en az bir olumlu oy ilkesi üzerinde tartışılmış ve örneğin 7-4 olarak belirlenen Bakanlar Kurulu’nda bu ilkenin benimsendiğini ifade etti.
“ANASTASİADİS’İN İZAHLARI EPEYİ KAFA KARIŞIKLIĞINA YOL AÇTI”
Bunun da ötesinde, dış politika, güvenlik ve savunma konularında Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın kararları ancak birlikte alabilecekleri üzerinde uzlaşıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Bu noktada Sayın Anastasiadis’in verdiği izahlardan yola çıkacak olursak, durumun epeyi kafa karışıklığına yol açtığını söylemek durumundayım. Şöyle ki, Sayın Anastasiadis, verdiği örnekte; Bakanlar kurulunda EastMed projesi oylanır ve Kıbrıslı bir Türk bakanın olumlu oyu da gerekli olursa, bu durumda ne olacağını sorgulamıştır. Demek istemiştir ki, Kıbrıslı Türk Bakanlar doğal gaz için İsrail – Güney Kıbrıs – Yunanistan – İtalya güzergahı yerine Türkiye üzerinden boru hattının gitmesini isteyecek ve diğer projeyi engelleyecektir. Sayın Anastasiadis böyle bir durumu kabul edemeyeceğini anlatmak istemiştir.
Bu durumda ortaya şu hususlar çıkmaktadır;
Birincisi, Sayın Anastasiadis daha önce kabul ettiği Federal Bakanlar Kurulu’ndaki Kıbrıslı Türk bakanların kararlara etkin katılımını da artık geçersiz saymaktadır.
İkincisi, sınırlı olarak geçerli saydığını düşünsek, bu defa da enerji konularını bile Kıbrıslı Türkler açısından yaşamsal bir alan olarak görmemektedir.
Çünkü kendi ifadesine göre, Kıbrıslı Türklere kendi yaşamsal konularında bir olumlu oy hakkını kabul ettiğini söylemektedir. Bu durumda Kıbrıs’ın doğal gazı ve nakil projeleri Anastasiadis’e göre Federasyon kurulsa da sadece Rum toplumunu ilgilendiren bir konu olacaktır. Bunun mantıklı bir izahı olabilir mi?
Bunlara ilave olarak Sayın Anastasiadis, doğal gazın, daha mantıklı, kısa mesafeli ve daha düşük maliyetli bir güzergah olan Türkiye üzerinden taşınmasına çözümden sonra bile razı değildir. Kısacası ona göre Doğu Akdeniz enerji politikalarında Kıbrıslı Türklerin de Türkiye’nin de yeri yoktur.
Halbuki bu alanda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin de dahil olacağı, ortak akılla yürütülecek işbirliği projelerine ihtiyacımız olduğu açıktır. Ancak bu şekilde adamızda ve bölgemizde barış ve istikrara katkı yapmamız mümkün olacaktır.”
“POLİTİK KARİYERİM BOYUNCA FEDERAL ÇÖZÜM MODELİNİ ULAŞILABİLİR HEDEF GÖRDÜM”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, politik kariyeri boyunca federal çözüm modelini mevcut konjonktürde mümkün olan, ulaşılabilir bir hedef olarak gördüğü için o yönde uğraş verdiğini, bu nedenle de federasyonun Rum liderliğince acı verici bir uygulama olarak görülmesini de hep yadırgadığını vurguladı.
Akıncı, “Adada yaşayan ve 44 yıldır iki ayrı bölgede bulunan iki farklı etnik topluluğu birleştirebilecek mantıklı çözümün bu olduğuna inandım. Ancak şu da bir gerçektir ki Federasyon gönüllü bir birliktir ve bu iş zorla olmaz. Bir taraf buna hazır değilse, o zaman bu durum açıklıkla ortaya konur. Bunun için karşılıklı saldırgan üsluplara da gerek yoktur” diye konuştu.
“DESANTRALİZASYON TARTIŞMAYA KAPALI OLDUĞUMUZ BİR KONU DEĞİL AMA…”
Desentralizasyon konusunun, merkezi hükümetteki yetkilerde azaltma yapılarak iki kurucu devletin yetkilerinin artırılması olayının, kendilerinin tartışmaya kapalı olduğu bir konu olmadığını ifade eden Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama Sayın Anastasiadis’e de söyledim, bunların somut olarak ortaya konması gerekir ve ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir süreç söz konusu olacaksa bunların iyi niyetle değerlendirilmesi mümkündür. Şunu da belirtmem gerekir ki, bugüne kadarki müzakerelerde Rum tarafının tavrı bunun tersi olmuştur. Halbuki Klerides’in de deyişiyle merkezi hükümette yetkilerin çok olması, farklı yaklaşımlardan doğan görüş ayrılıkları ve sürtüşmeleri de artırma potansiyeli taşımaktadır. Ancak bir noktada açıklıkla şunu söylemek durumundayız; kurucu devletlerin yetkileri artsa da merkezi hükümette kalacak yetkilerin uygulanmasında kararların basit çoğunluk-azınlık esasında alınmasını kabul edemeyiz.
Merkezi hükümette ortaklaşa karar alınması, her iki tarafın kararlara ortak katılımı istenmiyorsa bunun anlamı ya iki ayrı devlet ya da üniter bir devlet demektir. Halbuki kurulmaya çalışılan ne biri ne de ötekidir. Eğer bu hâlâ hazmedilemeyecekse, toplumlarımızı da dünya kamuoyunu da oyalamaya gerek yoktur. Şimdi açık ve net olma zamanıdır.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Mayıs 2015’te güven yaratıcı önlemler olarak kararlaştırılan cep telefonları ve elektrik şebekelerinin birleştirilmesi konusunda da görüşlerini dile getirdi; tüm teknik alt yapılar müsait olmasına rağmen bunların gerçekleşmediğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununda gelinen son durumla ilgili bu akşam basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanlığı’nda, saat 19.30’da başlayan ve BRT HD ile diğer televizyon kanallarından canlı yayınlanan toplantı, BRT 2’den Rumca simultane tercümeyle, Bayrak International'dan simültane İngilizce; BRT web sitesinden de Türkçe ve Rumca verildi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, düzenlediği basın toplantısındaki konuşmasına “Bizleri ekranları başında izleyen Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlara da iyi akşamlar. Galis perasas” sözleriyle başladı. Cumhurbaşkanı Akıncı, iki kapının açıldığı gün düzenlediği basın toplantısında, simultane tercümeyle Kıbrıs Rum toplumu ve diğer toplulukların da izleme şansı olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Akıncı, basın toplantısının amacının; sadece Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in düzenlediği basın toplantısına cevap oluşturmak ve bir karşılıklı suçlama kampanyasını körüklemek olmadığını da belirterek, “Kuşkusuz aydınlatılması gerekli konulara da değinilecektir. Ama esas amacım, geldiğimiz bu kritik kavşakta, daha fazla zamanımızın olmadığının da bilinci içerisinde ve tarihi bir sorumluluğu hissederek düşüncelerimi ve görüşlerimi sizlerle paylaşmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere tarihinin 50’nci yılında olduklarını hatırlatarak, ne yazık ki hâlâ karşılıklı kabul edilebilir bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını, bu noktaya çok yaklaştıkları anlar olmakla birlikte, bu hedefe ulaşılamadığını kaydetti.
Akıncı, bunun neden olmadığını her iki tarafın ve aynı zamanda üçüncü tarafların da sağlıklı olarak değerlendirmesinin zamanının geldiğini hatta geçtiğini ifade ederek, “Sorunun ulaşmaya çalıştığımız çözüm modeli ve parametreleri ile ilişkili olduğu kanaatinde değilim” dedi, şunları ekledi:
“Çünkü gerçekçi olanlar elimizde formül olarak iki kesimli iki toplumlu Federal çözümden başka bir şeyin olmadığının farkındadırlar. Bunun nedeni de bellidir. Çok açıktır ki, Kıbrıslı Türkler Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerdir. Kıbrıs Rum tarafında da bazı çevreler iki ayrı devlet fikrine yakınlık duyabileceklerini ima etseler de, Rum toplumunun büyük çoğunluğunun iki ayrı devlet oluşumunu onaylamayacağı aşikardır.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu durumda görünürdeki olasılığın ya Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun da destek vereceği, iki kesimli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için çalışmak ya da statükonun devamına göz yummaktan ibaret olduğunu belirtti.
Mevcut durumun, bugün için Kıbrıslı Türkler açısından daha acı verici olsa da, Kıbrıslı Rumlar bakımından da çözümsüz geçecek zamanın neler getireceğini kesin olarak öngörmenin kolay olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Statükonun devamı her iki toplum açısından da çeşitli tehlikeler barındırmaktadır” dedi.
DESENTRALİZASYON VE EŞİTLİK…
Akıncı, o halde akıl işi makul bir uzlaşıyı federal çerçevede sağlamak gerektiğini belirterek, son günlerde Anastasiadis’in gündeme getirdiği desentralizasyon konusu ve siyasi eşitlik üzerine görüşlerini de paylaştı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ta bulunacak çözümün, her iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı olacağının birçok BM kararında, BM Genel Sekreteri raporlarında, 11 Şubat 2014 mutabakatında ve iki taraf arasında sağlanan birçok uzlaşmada yer aldığına dikkat çekti.
Egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki kurucu devletin yetkilerinin ve statüsünün eşit olacağı, iki toplum arasındaki ilişkinin bir çoğunluk - azınlık ilişkisi olarak nitelendirilemeyeceğinin hep karara bağlanmış hususlar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, siyasi eşitliğin, her federal kurulda eşit sayısal temsiliyet anlamında olmamakla birlikte, federal hükümetin tüm organlarında ve kararlarında etkin katılım anlamı taşıdığının belirtildiğini kaydetti.
Akıncı, BM parametreleri çerçevesinde yürütülen müzakerelerde sayıca eşitlik olmayan kurullarda her iki taraftan da en az bir olumlu oy ilkesi üzerinde tartışılmış ve örneğin 7-4 olarak belirlenen Bakanlar Kurulu’nda bu ilkenin benimsendiğini ifade etti.
“ANASTASİADİS’İN İZAHLARI EPEYİ KAFA KARIŞIKLIĞINA YOL AÇTI”
Bunun da ötesinde, dış politika, güvenlik ve savunma konularında Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın kararları ancak birlikte alabilecekleri üzerinde uzlaşıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Bu noktada Sayın Anastasiadis’in verdiği izahlardan yola çıkacak olursak, durumun epeyi kafa karışıklığına yol açtığını söylemek durumundayım. Şöyle ki, Sayın Anastasiadis, verdiği örnekte; Bakanlar kurulunda EastMed projesi oylanır ve Kıbrıslı bir Türk bakanın olumlu oyu da gerekli olursa, bu durumda ne olacağını sorgulamıştır. Demek istemiştir ki, Kıbrıslı Türk Bakanlar doğal gaz için İsrail – Güney Kıbrıs – Yunanistan – İtalya güzergahı yerine Türkiye üzerinden boru hattının gitmesini isteyecek ve diğer projeyi engelleyecektir. Sayın Anastasiadis böyle bir durumu kabul edemeyeceğini anlatmak istemiştir.
Bu durumda ortaya şu hususlar çıkmaktadır;
Birincisi, Sayın Anastasiadis daha önce kabul ettiği Federal Bakanlar Kurulu’ndaki Kıbrıslı Türk bakanların kararlara etkin katılımını da artık geçersiz saymaktadır.
İkincisi, sınırlı olarak geçerli saydığını düşünsek, bu defa da enerji konularını bile Kıbrıslı Türkler açısından yaşamsal bir alan olarak görmemektedir.
Çünkü kendi ifadesine göre, Kıbrıslı Türklere kendi yaşamsal konularında bir olumlu oy hakkını kabul ettiğini söylemektedir. Bu durumda Kıbrıs’ın doğal gazı ve nakil projeleri Anastasiadis’e göre Federasyon kurulsa da sadece Rum toplumunu ilgilendiren bir konu olacaktır. Bunun mantıklı bir izahı olabilir mi?
Bunlara ilave olarak Sayın Anastasiadis, doğal gazın, daha mantıklı, kısa mesafeli ve daha düşük maliyetli bir güzergah olan Türkiye üzerinden taşınmasına çözümden sonra bile razı değildir. Kısacası ona göre Doğu Akdeniz enerji politikalarında Kıbrıslı Türklerin de Türkiye’nin de yeri yoktur.
Halbuki bu alanda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin de dahil olacağı, ortak akılla yürütülecek işbirliği projelerine ihtiyacımız olduğu açıktır. Ancak bu şekilde adamızda ve bölgemizde barış ve istikrara katkı yapmamız mümkün olacaktır.”
“POLİTİK KARİYERİM BOYUNCA FEDERAL ÇÖZÜM MODELİNİ ULAŞILABİLİR HEDEF GÖRDÜM”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, politik kariyeri boyunca federal çözüm modelini mevcut konjonktürde mümkün olan, ulaşılabilir bir hedef olarak gördüğü için o yönde uğraş verdiğini, bu nedenle de federasyonun Rum liderliğince acı verici bir uygulama olarak görülmesini de hep yadırgadığını vurguladı.
Akıncı, “Adada yaşayan ve 44 yıldır iki ayrı bölgede bulunan iki farklı etnik topluluğu birleştirebilecek mantıklı çözümün bu olduğuna inandım. Ancak şu da bir gerçektir ki Federasyon gönüllü bir birliktir ve bu iş zorla olmaz. Bir taraf buna hazır değilse, o zaman bu durum açıklıkla ortaya konur. Bunun için karşılıklı saldırgan üsluplara da gerek yoktur” diye konuştu.
“DESANTRALİZASYON TARTIŞMAYA KAPALI OLDUĞUMUZ BİR KONU DEĞİL AMA…”
Desentralizasyon konusunun, merkezi hükümetteki yetkilerde azaltma yapılarak iki kurucu devletin yetkilerinin artırılması olayının, kendilerinin tartışmaya kapalı olduğu bir konu olmadığını ifade eden Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama Sayın Anastasiadis’e de söyledim, bunların somut olarak ortaya konması gerekir ve ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir süreç söz konusu olacaksa bunların iyi niyetle değerlendirilmesi mümkündür. Şunu da belirtmem gerekir ki, bugüne kadarki müzakerelerde Rum tarafının tavrı bunun tersi olmuştur. Halbuki Klerides’in de deyişiyle merkezi hükümette yetkilerin çok olması, farklı yaklaşımlardan doğan görüş ayrılıkları ve sürtüşmeleri de artırma potansiyeli taşımaktadır. Ancak bir noktada açıklıkla şunu söylemek durumundayız; kurucu devletlerin yetkileri artsa da merkezi hükümette kalacak yetkilerin uygulanmasında kararların basit çoğunluk-azınlık esasında alınmasını kabul edemeyiz.
Merkezi hükümette ortaklaşa karar alınması, her iki tarafın kararlara ortak katılımı istenmiyorsa bunun anlamı ya iki ayrı devlet ya da üniter bir devlet demektir. Halbuki kurulmaya çalışılan ne biri ne de ötekidir. Eğer bu hâlâ hazmedilemeyecekse, toplumlarımızı da dünya kamuoyunu da oyalamaya gerek yoktur. Şimdi açık ve net olma zamanıdır.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Mayıs 2015’te güven yaratıcı önlemler olarak kararlaştırılan cep telefonları ve elektrik şebekelerinin birleştirilmesi konusunda da görüşlerini dile getirdi; tüm teknik alt yapılar müsait olmasına rağmen bunların gerçekleşmediğine işaret etti.






