
BM Genel Sekreteri Guterres’in Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Holguín ile görüşen Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs’ın mülkiyet konusundaki tutuklamalarını “terör faaliyeti” olarak nitelendirdi ve bu konular düzeltilmeden Rum Lider Hristodulidis ile Holguín huzurunda üçlü görüşmenin kimseye fayda sağlamayacağını belirtti
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bugün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguín Cuellar’ı Cumhurbaşkanlığında kabul etti. Cumhurbaşkanlığında saat 10.30’da başlayan görüşme yaklaşık bir buçuk saat sürdü.
Tatar, Holguin ile görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulundu
Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguín Cuellar ile yaptığı görüşmede, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin mülkiyet temelli tutuklama uygulamalarını “terör faaliyeti” olarak nitelendirerek, bu uygulamalara son verilmediği sürece görüşmelerde ilerleme sağlanamayacağını vurguladı.
Verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini dile getiren Tatar, Holguín’in daha önce sunduğu altı aylık raporun memnuniyet verici olduğunu, çünkü bu raporda Kıbrıs'ta yeni bir müzakere süreci için ortak zemin bulunmadığının açıkça ifade edildiğini belirtti.
Tatar, ekim ayında New York'taki yemekte, Kıbrıs Rum tarafının mülk meselesiyle ilgili insanları tutuklayıp, terörize ederek baskı unsuru yaratmaya çalışmasını tasvip etmediklerini ifade ettiğini belirterek bu görüşmede de Guterres'in konuya hassasiyet gösterdiğini anlattı. Tatar aynı konuyu Mart ayındaki Cenevre görüşmelerinde de gündeme taşıdığını hatırlattı.
İş birliği konuşuluyorsa ve Kıbrıs’ta yeni bir atmosfer oluşmaktadır ifadelerine saygı gösterilecekse mülkiyet konusunda böyle bir yaklaşımın asla kabul göremeyeceğini dile getiren Tatar, bu davranışın yapılan çalışmaları baltalayacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar ilgili toplantıda bu konuyu gündeme getirdiğinde Hristodulidis'in sessiz kaldığını kaydetti. Mart'tan bugüne işin boyutunun değiştiğini, “terörize hareketlerin” artarak devam ettiğini söyleyen Tatar, diğer konularda ilerleme kaydedilmesi ve Temmuz'da gerçekleşecek olası toplantının anlamlı olması için bu "terör faaliyetlerinin" durması gerektiğini vurguladı.
Tatar, “Halkımızı, buradaki yatırımcıları, buradaki sektörü bu derece rahatsız edecek, geçmişte yaşananları inkâr edecek her türlü hareketin, oluşmuş iş birliği atmosferini baltalayacağını açık bir şekilde Holguín’e anlattım” dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tek taraflı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti unvanını kullanarak uluslararası ayrıcalıklardan faydalandığını ve ekonomik gelişim ve tanınma imtiyazlarını bu şekilde elde ettiğini ifade ettiğini belirten Tatar, Kıbrıs Türk tarafı ambargo ve izolasyonlar altında her türlü mağduriyeti yaşarken, bu dönemde turizm, yükseköğretim ve mülkiyet konularında yapılan baskıların halkı sindirmeye yönelik olduğunu belirtti.
Tatar, “Bu yeni atmosferde ve her iki halkın yararına olacak projelerin gündemde olduğu bir dönemde yapılan saldırılar, bize diz çöktürmeyi amaçlayan bir hesap hatası” dedi.
Holguín’in 1 Temmuz tarihinde raporunu yazmaya başladığı döneme kıyasla adadaki durumun köklü şekilde değiştiğini ifade eden Tatar, aradan geçen 8-9 aylık sürede Kıbrıs Türk halkını doğrudan etkileyen bir dizi baskıcı ve terörize edici uygulamanın hayata geçtiğini söyledi.
Görüşmede Holguín’e, özellikle mülkiyet konusundaki yaklaşımın Kıbrıs Türk tarafında büyük üzüntü yarattığını ve bu tutumun samimiyetsizlik içerdiğini dile getirdiğini söyleyen Tatar, Holguín’e bu konuyu Guetteres’e iletmesini istediğini belirterek, “Bu konunun tolere edilecek bir tarafı yok. Eğer bu düzeltilmezse, diğer konuların sağlıklı bir şekilde görüşülmesi de mümkün olamaz” dedi.
- ile yeniden görüşüp görüşmeyeceği ilişkin bir soru üzerine Tatar, “Şu anda bir tarih yok… Gelişmelere bağlı.” yanıtını verdi.
Rum Lider Nikos Hristodulidis ile Holguín huzurunda “üçlü görüşme” yapma konusunda basında bazı haberler yer aldığına işaret eden Tatar, buna gerek olmadığını, mal-mülk meselelerinden dolayı büyük bir rahatsızlık olduğunu ve bu konular düzeltilmeden üçlü görüşmenin kimseye fayda sağlamayacağını ifade ettiğini söyledi.
Tatar, mülkiyet gerekçesiyle son günlerde Rum Yönetimi'nde yapılan tutuklamalara karşı BM’nin tutumuna ilişkin bir soruyu yanıtında, “Birleşmiş Milletler bu işi tasvip etmiyor” ifadesini kullandı.
Holguín’in bu Kıbrıs ziyaretinde, mülkiyet meselesinde yaşanan gelişmelerin bir evvelki pozisyondan “daha da kötü noktada” olduğuna belirten Cumhurbaşkanı Tatar, bugünkü görüşmede, Cenevre’de uzlaşılan altı iş birliği inisiyatifi ve temmuzda yapılması planlanan gayri resmi toplantıda bir ilerleme kaydedilebilmesi için mal-mülk konusundaki “çağdışı zihniyetin” ortadan kalması gerektiğini ifade ettiğini söyledi.
“Burada bir devlet vardır. Burada bir halk vardır ve bu halkın ekonomik beklentisi vardır. Kendi yaşamını sürdürme zorunluluğu vardır. Bütün bunların olabilmesi için Türkiye’nin de desteğiyle ve halkın da gayretleriyle burada yatırımlar yapılmıştır… Araziler bambaşka bir ekonomik değere ulaşmıştır” diyen Tatar, Güney Kıbrıs’ın mülkiyet konusundaki tavrını “bir saldırı” olarak nitelendirdi.
Mal-mülk konusundaki son gelişmeleri Guterres’le görüşmesini ve Kıbrıs Türk tarafının rahatsızlığını dile getirmesini Holguín’den talep ettiğini belirten Tatar, yeni atmosferin devamı için bu Kıbrıs Rum tarafının bu faaliyetlerinin durması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, aksi halde bunun karşı hamleleri olabileceğini, bunların iki halk arasındaki münasebetlerin gerilmesine yol açabileceğini belirterek, bütün bu hassasiyetleri Holguín’e ilettiğini kaydetti.